30 Temmuz 2011 Cumartesi

Öylesi

şu sıcak yaz aylarında tüm; tüm dünyadan bağımsız uçmalar falan düşünmüyorum bu aralar, sadece niye düşünemediğimi, benim düşünme özelliğime ne olduğunu düşünüyomuş gibi yapıyorum ve tüm yapmaya çalıştıklarım gibi o da yarım kalıyor. hissetmiyorum mesela kimseye özel birşey en sevdiğim şeylerin hiçbiri en değil. en'lerime noldu onu merak ediyorum. sonra sıkılıyorum taa en baştan...

bunalımda değilim, duygusal takılmıyorum ama sanki sıcağın verdiği stres şu insanı içine kapanmaya zorlayan dünyada... sanki beni sınamıyo tanrı, umursamıyor sanki ben kulun değil miyim diye bağırsam!? yok diyecek diye korkuyorum o da ilgi bekliyor. ilgi göstermekten korkuyorum. ilgisizlikten kendimi öldürebilirim ben. düşünsene böyle bir süper kahraman. kötü adamı ilgisizlikten öldürüyor savaşması gerekirken.

iyi değilim iyi. cümleler yarım metnin anlamı bende saklı metindekiler bişe anlatmıyor ben tekrardan okuyunca bana; sen ne anlayacaksın? bir şarkı dinledim ruh halim değişti melankolik liseli olduk bi şarkı yüzünden. kendimle dalga geçmeden burda bitsin bu yazı.


Gabuklu gabukluyu tutmuyor gayrı!

Kısa bi zaman önce WoW*'a başladım. İki ayda 40 tl bayılıyorum ama hakediyor. Başka oyuna vermem ama bu hakediyor. Yapıyo adamlar olm. Geçen bir kurbağa gördüm; koca oyunda mini minnacık bişi. Diliyle sinek yakaldı lan. Ha, garip mi? Değil, öyle avlanıyolar ama bu kadar gerçekçilik de olmaz ki ya. Bu da yapılmaz ki. Neyse efenim, shaman diye karakter açtım. İsmi Xocha. Bilmeyenlere söyliyim; şaman yine aynı şaman (totem falan hesabı, bi de millete can dağıtıyosun işte.)

DG dediğimiz dungeonlar var oyunda. Boss dediğimiz büyük yaratıklar orda. 5 kişi giriyosun abi dglere. Biri benim işte healer. (bi nevi medic)

Lan biri geçen ülkeleri sordu. TR yazdım. Yabancı falan bunlar hep. İngilizcen yoksa ölü gibi bişisin. (havamı atarım.) Adam bana ''Barbarian'' dedi. Nasıl tepem attıysa, heal atmadım o adama. O an yapabileceğin en iyi şekilde intikamımı almalıydım. Napiyim olm. Heal atmadım işte. Can vermedim yani. Bu öldü oyunda. Ölüleri de kaldırabiliyorum. Evet, mürid olmak isteyenler özelden yazsın. Sağ omzumda 'Made in Turkey' yazıyor. Tekrar hayat verdim buna, bi daha heal atmadım, bi daha öldü. Öldürüyorum, hayata döndürüyorum, bi daha öldürüyorum. Zeus stayla yani. Deli ettim adamı o gün. Yapmıycaktı bunu. Söylemiycekti o sözü.

O değil adamı attık bizim partiden. Diğerleri bana destek verdi. Faşo lan bu dediler. Attılar adamlar. Yabancı yabancıyı atıyo reyiz. Yapıyo bunu. Gözünün yaşına bakmıyo. Acıma duygusu yok. Ters bişi mi oldu, adam basıyo 'kick'i. Show no mercy modunda herifler.

Eskiden türk takımlarıyla avrupa takımları arasındaki maçları falan izlerken babamla, (hakemler yabancı tabii) babam hep ''Gabuklu gabukluyu tutuyo evlat!'' derdi. Gabuklu dediği sünnetsiz. Ama artık tutmuyo baba. Hepsi bireysel. Hepsi tekil. Üzüldüm o çocuk adına. Gel lan barbar olucam senin için gel. Kalbim kırıldı. :(

Gabuklu gabukluyu tutmuyor...

WoW* : World of Warcraft

Flash TV

Çağın efsanesi... Yüzyılın beklediği dönüşüm... Değişimin, ilerlemenin ta kendisi...

Yaptığı diziler muhteşem ötesi. Hele o oyunculuklar. Oscar az kalır.

Ama asıl önemli olan o değil. Flash TV'nin 'halay'dan boş kalan tüm zaman dilimlerini dolduran bir isim var: Yalçın Çakır. Yalçın Abi. Efsane bi adam. Az daha okusa savcı falan olucakmış ama böyle iyi demişler sanki. Ana avrat sövüyo içinden rejidekilere. Onlar da accayip mal sanki lan. Ne yapıcaklarını bilmiyolar. Adam ''Yazıyı değiştir kızım!'' demeden değişmiyo o yazı. Bağıra çağıra kahvehane gibi bi program. Tehditlerin bini bi para. İşlevsiz bi psikolog ve sosyal hizmetlerden bi amca getirmişler stüdyoya. Bilimsel tarafı da o. Ama güzel cidden. İzledin mi sarıyo yani. Reyting bombası herif.

Sevişemediğinden yakınan kadınlar mı dersin, kocası işiyo diye terkedenler mi dersin, çocuğu kayboldu diye yeniden çocuk yapmaya kalkanlar mı dersin,... ne ararsan var.

Flash TV'yi seviyorum abi. Valla seviyorum. Düşünen yerlerin hiçbirini çalıştırmıyor. Fazla mesai değil, normal mesaisini bile yapmıyor beyin. Öyle izliyosun. Tütünedurset'le başlayan advertorial kuşağı zaten hiç bitmiyor. Öyle içten, öyle kompleksiz, öyle samimi ki programlar. İzleyen ülke çapında 2000 kişi ancayken; ''70 milyon bizi izliyor!'' bile diyebiliyorlar.

Seviyorum seni Flash TV, seçim anında bile halay çeken kanalsın. Baba kanalsın. Saygılar...

Bazen yalnızlık herkes için iyidir.

Şimdi sabah sabah karga bokunu yemeden nerden çıktı bu diyosun biliyorum ama yazasım geldi lan. Yadırgama.

Bazen öyle bişi oluyo ki artık çekemicek duruma geliyosun. Şehrin gürültüsü, duman, korna sesleri, topuklu ayakkabılar, türlü türlü iğrenç parfümler ve ter kokuları,... Entel dantel gibi bunlardan bahsetmiyorum tabii ki. Bazen beynin içinde bile çok kişi oluyo birden. Susturmak mümkün olmuyor. Herkes hep bi ağızdan konuşuyor. İşte o anlarda yalnızlık iyidir. Yastığa sarılıp ağlamak değilse de bir iki kadeh yuvarlamak iyidir. Çember.mp3 iyidir. Dışında mısın, içinde mi karar vermek gerekmez. Anı yaşa aküyu, anı yaşa. Ötesini kurcalamak da bi bok ifade etmez açıkcası. Acı mı yaşıyosun, doruğunda yaşa lan acını! Hakkını ver.

Hep kalabalıktan, oluyo bunlar. Ninemin dediği gibi: ''Nerde çokluk; orda bokluk! Nerde azlık; orda bolluk.''

İşin özeti de bu kardeşim. Öperceler kondurdum zeytin yapraklarına. Toplarsın.

29 Temmuz 2011 Cuma

WoW'la yeni hayat.

Uzuuun bi zaman önce belki daha ilk paketlerinde oynamıştım wow'u ilk defa. Sonraları para vermek istemediğimden yada sıkıldığımdan tam olarak bilmiyorum (online oyunlara karşı bi antipatim vardı o dönem) bıraktım oynamayı.
Daha sonra TurkWow denen bişi keşfettik arkadaşlarla. Hem Wow'du, hem ücretsizdi. Sonra tabi orjinal serverdan beklenen kalite burada olamazdı. Server 25 level geri sardı. O an bıraktım oyunu. Aradan uzun bi zaman geçti. Cataclysm'den sonra yeniden heves ettim. Gittim account aldım. Yeniden oyuna başladım.

Dün Ogrimmar'daydım. Etrafta dolanıp dg* bekliyordum. Şehrin içinde var olan doğayı inceliyordum. Bir kurbağaya zoom yaptım. O an gördüklerim karşısında dilimi yuttum olm. Kurbağa diliyle sinek yakaladı lan. Ha, olmaz mı, olur tabi ama abi bu kadar da gerçekçilik olmaz ki. Bildiğin attı dili havaya, sinek yakalayıp yedi. Daha sonra çok bekledim. Midesini çıkarıp temizleyen kurbağa görür müyüm diye; ama olmadı. Dungeon geldi o an.

O an anladım ama Blizzard'ın neden Blizzard olduğunu. Bugün paraya kıydım ve gittim peluşlu pet aldım Blizzard Store'dan. Adamlar hakediyo olm parayı. Yapıyolar, alıyolar. Ama başka oyuna para vermem o ayrı. Blizzard başka, Blizzard can.

Warcraft, Starcraft ve Diablo...

Alıcaksa cebimden parayı bunlar almalı kardeşim. Ötesi yok, ötesi yalan.

Bi de Night Elf kızlarına hastayım. Öhm.. Neyse velhasıl kelam, Warcraft'ın içinde bambaşka, yepyeni, mükemmel ve eksiksiz bir hayat var.

Sinek yakaladı lan kurbağa, diliyle sinek avladı...

Bu kadar da olmaz ki...

*dg: dungeon

Mariachi

Az önce, camiden; elinde tespih ve üzerinde ''Mariachi Shot the Party'' yazılı t-shirtle bi adam çıktı. Caps alıcaktım ama adam komşumuz lan.

Mutfak.

Mutfakta söylenen şarkıyı, banyoda söylenen şarkıya değişmem bro. Mutfak başka. Mutfak can. Mutfak... Ölmek istesem salonda olurdu ama yine mutfağa uğrardım bi.

Samimiyet olaydı iyiydi.

Ara sıra gmailime kitapyurdu.com'dan mail gelir. Falanca kişi senin için imzaladı diye. Lan aynı mailden kimbilir kaç kişiye atıyosun. Kimbilir kaç kişi okuyor benimle aynı anda o e-postayı. İlle küfür mü etmeli, ille bu aldanışa, bu aldatışa baş mı kaldırmalı? N'apmalı, n'apmalı? Genelevdeki bir kadın gibi, herkese aynı şeyi fısıldarmış gibi... Yapma bunu kitapyurdu, yapma bunu. Az samimi ol. Almak istiyim o kitabı. Sadece senin için de, sana özel de, biriciksin de...

Aynı şeyin daha fenasını Avea yapıyor. Lanet olası hattı hala değiştiremedim. Vodafone can beyler. Vodafone ucuz. Vodafone iyi. Vodafone sınırsız net veriyor. Ama ben hala Avea'yım. Neyse, arada bu mesaj atıyor, 500'den arıyor falan. Hep sana özel diyor, fırsat diyor, aman millete duyurma bak diyor. Sanki devlet sırrı veriyor aküyu. Ama sonra televizyonu açıyosun, sana özel dediği kampanyanın reklamı dönüyor.

O nasıl bir kahroluş, o nasıl bir aldatılma hissi...

İçimden sövüyorum o an işte, tutamıyorum kendimi. Vay kahpe diyorum, vay namussuz... Bir ben değilmişim demek ha? Bir ben değilmişim!

Sonra çıkıyorum köprüye, altımdan usul usul salınan denize bakıyorum. Engin maviler alacak beni diye geçiriyorum aklımdan. Rüzgar yüzümü kırbaçlıyor. Mavi Duvar.mp3 geliyor aklıma. wma değil ama bildiğin mp3 olarak geliyor. Haramiler diyorum, eyvallah diyorum. Kendimi bırakıyorum boşluğa...

3

2

1

ve...

Güm! Hop, yataktan düşmüşüm. Rüyaymış meğerse hepsi. Ama kitapyurdu.com ve Avea... İkiniz de namussuzsunuz olm. Ödeticem bunu size, ödeticem... 10 tl bakiye yükletirken 10 tl de Vodafone bakiyekart alıcam. Kullanmasam da alıcam. Onlar kazansın. Sana inat Avea. Sana hiç girmek istemiyorum kitapyurdu.com. Yaralıyım.

Budur!

Az önce annem öyle bir söz söyledi ki; hayatın anlamına giden yolda en önemli kilometre taşlarından biri:
Tedbirsiz çişe giden, g.tüne b.k bulaştırır!

Ömer Çelakıl'a sormak istiyorum: Hayatın şifresi burda değil de nerededir? Söyle! Nerededir?

Sex içerikli her şey güzeldir.

Neden güzeldir, niye güzeldir bilmem. Çok aç bi toplumuz anlaşılan. Lan biri yatak odasını anlatmaya başlayınca hop popülaritesi artıyor. Olm bu ne merak, bu ne aymazlık. Ha, ahlak değerlerine falan girmiycem şimdi de, ne biliyim... Bi garip geliyo bana.

Ahlak demişken, geçen arkadaş bişey anlattı:
Bunların evi yarı bodrum. Komşuları falan tavuk besliyo. Kedi tavuğu kovalarken bunların bodruma kaçıyo tavuk. Sonrası zaten malum. Kesmişler, pişirmişler ve yemişler. Hem de domatesiyle biberiyle fırına atarak... Şimdi bu etik kurallarına uygun mu, değil. Ama napıcaksın işte parasız ve aç kalınca öyle oluyo demek ki.

Asıl konumuza dönersek, bunda da sex konusunda bi açlık sözkonusu. Kendisi yapayamayınca, ''Millet nası yapıyo aq!'' diye satır satır okumaya kalkıyo. Gerçi yasak kelimeler kullandım lan. Ceza alır mıyım? S.e.x dedim o kadar y.a.s.a.k dedim.
Hükümet de sanki elinde pornosu olup da paylaşmayan kıl bir ergen çocuğa benziyo lan. Sülümancı bıyığıyla olmuyo bu iş gençler.

Hadi itiraf edin: S.e.x içerikli her şey güzel.