5 Ağustos 2011 Cuma

18 yerden akan gözyaşı.

Sıcaklarda zaten dışarı pek çıkılmadığı için, öğleden sonra evdeydim. Biçare TV karşısında kanalları zaplamaya başladım. Annem içerden seslendi. TNT'yi aç, dedi. İzdivaç var, dedi. Malum gündüz vakti kumanda anne elinde olur. Altın kural napıcaana karışmamaktır.
Açtım izdivaç'ı. Beraber izledik. Evet, 'beraber' izledik. Öyle bir zamana denk gelmişim ki, gözlerimden yaş geldi lan.

Bi kadın var. H diyelim. 34 yaşında. Akrabalarını, özellikle annesini reddetmiş. Çok eleştirmişler bunu, neden böyle yapıyosun diye. Bugün açıklamış, ona da ben denk geldim.

Olay H, 17 yaşındayken oluyo. H'yi halasının oğluyla nişanlamış aileler. Halaoğluyla arasında bişi yok önceleri. Nişandan sonra biraz da mecburiyetten hoşlaşmışlar. Sonra çocuk askere gitmiş. Ailesi 'kapalı'. Muhafazakar yani. Kız daha 17sinde ve 'açık'. Halaoğlunun ailesi bunu istememiş. Bizim gibi olucan demişler. O ara da oğlan askerden gelmiş. Bu bizim istediğimiz gibi değil, bize yakışmaz, nişan yüzükleri de takıldı, yapman gerekeni yap demişler çocuğa. Oğlan bigün H'yi çağırmış gece vakti. Çok önemli bişi konuşmamız lazım demiş. H, ailesinden habersiz evden kaçmış gitmiş çocuğa. Annesi o sıra camın ardında H'nin arkasından bakıyodu büyük ihtimal. Gitmiş, nişanlısı ve nişanlısının ailesi orada. H'yi bir araca bindirmişler. Gecenin 2'sinde ormana götürmüşler. Aile biz anayolda bekliyoruz, demiş. İşini çabuk hallet. Çocuk, H'yi almış ormanın içlerine sürüklemiş. Orada cebinden bıçağı çıkarmış. Seni öldürmem lazım demiş. Neden demiş H. Neden öldürmek istiyosun beni? Ailem böyle karar almış; şimdi seni öldürmezsem beni öldürürler, demiş çocuk. Yalvarışlar, yakarışlar... 18 yerden bıçaklamış çocuk H'yi. Bıçağı tam kalbine indirirken H bıçağı tutmuş; parmakları doğranmış. Çocuk acımış bu haline H'nin sonra. Seni yola çıkaralım demiş. Hasthaneye götürelim. Yolda aile bekliyo tabi. Yola çıkmışlar. Aile; neden öldürmedin, diye sormuş. Kıyamadım demiş çocuk. Aile, H'yi alıp oturdukları binanın çatı katına çıkarmışlar. Yaraları açık. 5 gün bekletmişler orada. Ölmesini beklemişler. Aile bigün apartmanda yokken sürünerek aşağı kadar inmiş H. Bir minibüs bulmuş; otogara bırakmış minibüs. Korkmuş, başına bişiy geleceğinden. O halde İzmir'e gitmiş H, İstanbul'dan. Ablasının ve annesinin yanına. Annesinin, ablasının, diğer tüm akrabaların haberi var olaydan. Bir H'nin yok. Ölüm mahkumu olduğu için. Güç bela hastaneye yetiştirmişler. Sağ bacağında his kaybı olmuş.
Şimdi 2 çocuu var. Barmenlik yapıyo. 2 kez evlenmiş daha sonraları. O gün bu gün görmemiş ailesinden birini. Annesi kız evlatlarını yok sayarmış zaten. 5 kız 1 erkek kardeşlermiş bunlar. Anneleri 1 oğlum var, başka çocuğum yok dermiş.

Hikaye acı, herkesi ağlattı. Gözlerim doldu benim de. Ölümün, cinayetin, katlin soğuk nefesini hissettim bi an. H, 18 yerinden bıçaklandığını anlatırken o acıyı teyammül edemiyordum. Ancak utanç verici, insanlık dışı ve lanet okutturan, ana avrat sövdüren şu töre'nin Allah bin türlü belasını versin.

Düşününce ne hayatlar yaşanıyo, biz rahat içinde sıcaklardan, soğuklardan, yada havadan sudan şikayetler içinde kendimizi boğmaya çalışırken...

Bunları anlatırken 18 yerinden de gözyaşı döküyordu H. Töre, diyordu. ''Kimse karşı gelememiş ki sen gelesin.''

Töre... Allah belanı versin!

3 Ağustos 2011 Çarşamba

Madam Dö Gonç

Akla hayale sığmayan şeyler var. Üç okun birbirini takip ettiği simge Madam Dö Gonç'un sağ omzunda. Hem de doğuştan. Bakmadan geçmeyin. :)
http://madamdogonc.blogspot.com/

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Fiziği düzgün biri değilim.

Yıllar boyu mal gibi neden açık bir vagonda zıpladığımızda yer değiştiririz de kapalı bir vagonun içinde zıpladığımızda aynı yere düşeriz diye düşünüp durdum. Tabi daha lisedeyiz o zaman, fizikle de yeni tanışıyosun. Artık anne - babanın dersleri anlayamayacağı, ''Hani bakayım oğlum, çalışıyo musun?'' dediklerinde sürüsüne bereket formülleri görüp acıyarak, cebine bi 10 tl daha sıkıştırdıkları yıllar... Yani ÖSS'ye çalışıyorum deyip, ders kitabının arasına roman koyup okuduğum; sonra da ders kitabını açıp kafamı üstüne koyarak uyuduğum yıllar... Bunlar hep bana fazla harçlık olarak geri dönmüştür.

Merak ediyorum tabi. Bi de sırf formül falan olduğundan alışmıştım fiziğe de. Sonraları o konuyu derste gördük. Zalım hoca tek kelimeyle o kadar 'fizik tarihine geçerim lan'lık düşüncemi yerle bir etti. Üzerinde kafa yoruyodum halbuki. Çok düşünüyodum. Deney tüpü falan bile alırım diye hayal kuruyodum. Hoca derse geldi, günaydın dedi. Bugün eylemsizlik ilkesini işliycez dedi. Ve tüm bilgi birikimimin içine sıçtı o an. Alttan alttan dedi ki, ''Bi bok değilsin olm sen. Düşündüğün her şeyi zaten çağlar önce yaptı adamlar. Heheeeey!''. Evet, gözleri böyle dedi adamın. O an nolduğumu şaşırdım lan. Bi bok diyemedim adama. Öyle bakakaldım.

Sonraları bunun acısı içime işledi ama yılmadım; yeni bir sorunun peşine düştüm. Evet; inadım inat, götüm iki kanat dedim ve yaptım bunu. Hani bu Moto GP yarışlarında motorların tekerleri çok hızlı döndüğünde geriye doğru gidermiş gibi görürüz ya, bunu araştırmaya kalktım işte. Ha, araştırdım mı? Hayır. Neden araştırıyim ki? Nasıl olsa biri daha önce buldu onun da cevabını. Yani yine bana hasret, yine bana hüsran var. Bana yine sensiz günler düştü. Eeeeyvaah!

Fiziğim çok iyi olmasa da merak ediyorum lan yine bazı şeyleri. Kimbilir belki biri bigün de bişiyi bulmamış olur. Tarihe geçerim olm. Paralar gani gani.

Ramazan Drum Set



Abi yıl olmuş 2011; hala Ramazan davulcuları var. Ha, bir kültürdür, bi değeri vardır tamam ama millet davulcuya itibar etmiyo ki olm. Herkesin telefonunda alarm denen bişi var. Çalar saat var. Koy davul melodisini telefona, o çalsın sabah. Bazı uyanıklar yapıyo bunu. Herif altına almış Anadol'u. Bilmeyenler için saman araç. İnekler falan çok sever. Arkaya da iki hoparlör atıyo. Kasetçalara davul şeysini takıyo işte. Öyle dolanıyo mahalle mahalle. Bi de mesela saat 2 - 2 buçuk gibi çıkıyo bunlar yola. Atıyorum imsak 4 buçukta herif saat 3 dedi mi kapıda. Bence bu işi yapmalarının bi sebebi de içinde az miktar da olsa piçlik barındırması. ''Uyanın aq, saat 3'de kalkıcanız o yataktan!'' diyerek, pis pis sırıtıp da gezen vardır bence. Yoksa kimse gecenin bi vakti kalkıp da eline tokmak alıp davul dövmez gibime geliyor.

Ha, yukarıdaki videoyu niye koydum oraya? Çünkü bazen böyle davulculardan level atlayanlar falan oluyo. Bak mesela yukarıdaki adam. Attığı ritmin müzikle uzaktan yakından bi alakası yok. Arkadaki çocuk da ilk defa drum set görüyo olucak ki oldukça meraklı. İçinden ''Vay anasını!'' falan diyo büyük ihtimal. Ama bu adam eskiden kesin ramazan davulcusuydu bence. Öyle bi tip var. Kendine isim de bulmuş ''Şovmen Baterist Ayaz''. Bunla da kalmamış. Bu 112. videosu. Feysbuk üzerinde sayfası da var: Şovmen Baterist Ayaz

Yani aslında eskimiş bir gelenek nice ışıkları ortaya çıkarıyor. Saygıyla eğilmekten başka elden ne gelir?

Bizim Sertab'ın hâlleri.

Bir insan bu hale neden gelir? Lan alt tarafı hamsi pilavı gibi dedi balıkçı amca. Sen ki eurovision kazanmış kadınsın. Tamam benzetme oldukça kültürel, oldukça güzel ama girdiğin şu hallere değer mi ya? Değer mi söyle, Sertab? Sırf bi dandirik hat 4 çekiyo diye bu kılıklara girilir mi? Sevenlerini üzdün Sertab. Yılların ''Zor Kadın''ı bu mu, bu hale mi gelmeliydi. Üzdün Sertab, çok üzdün. Hayır, üzmeni falan da geçtim. Lan rüyama girsen korkarım. Boncuk boncuk terlerim. Bir hafta kabız olurum. Neden yaptın bunu? Hiç mi düşünmedin ardında kalanları... Bu konuyu bi düşün derim ben. Böyle gitmez bu iş. Böyle olmaz. Olmamalı. Dimi ama? :(